BİZE RAĞMEN MAVİLİK

Eylül sonbaharın, yeşilin sarıya dönüşünün, yazın sıcak dinginlik dolu anlarının serin bir varoluşa doğru ilerlemenin habercisi olduğu kadar sanat ve kültür ayıdır da. Yazın rehavetine bırakılan sanatsal ve kültürel faaliyetler ard arda açılan yeni sergiler, söyleşiler, kültürel buluşmalarla tatlı bir coşkunlukla atar kalplerde. Düşüncenin gücü sanatın kıvılcımıyla birleşip sonbaharla yepyeni bir tazelik verir yaşamın olağan akışına.

İstanbul’un önemli kültür merkezlerinden İstanbul Concept Galley de Eylül’le birlikte yepyeni heyecanlarla dolu bir sezon başlangıcıyla içimizi ısıtıp sanatın kalp diline tercüman olmasının güzel tebessümünü bizlerle buluşturuyor. Her yıl 12 Eylül’de zaten her zaman açık olan kapılarını yeni sezona açan galeri, dopdolu bir büyü akşamıyla sanatseverleri karşıladı. Açılış sergisi yalnızca adıyla ve sanatçısıyla bile kalpleri titretiyor, günlerdir bu heyecanla adım adım sosyal medyadan takip etti süreci galerinin müdavimleri. Yurtiçi ve yurtdışı başarılarıyla izlemekten, daha önce de İstanbul Concept’te eserleriyle olmaktan mutluluk duyduğumuz sanatçı Hakan Cingöz’ün “Gökyüzü Hala Mavi, Sana Rağmen” adlı kişisel sergisi bizlerle. 12 Ekim’e dek açık olacak sergi defalarca gezilip rüyalarda da üzerinde düşünülmeyi hak ediyor. 

Yağlıboya, pastel, suluboya ve farklı tekniklerden oluşan sanatçının eserleriyle buluştukça sanatçının başarısı kendisine olan hayranlığımızı arttırıyor. Güncelden derinlere, yaşanılan andan sonsuzluğa yelken açtığımız eserler bunlar. Resimlerdeki görünen derinlikten, başarılı çizimlerden doğanın gözle görünenin ötesindeki yansımaları gönülleri aydınlatıyor. İçinde bulunduğumuz buhranlı anlar, sanatın diliyle yine doğayı, doğanın getirdiği özgürlüğü kucaklamakla adeta buharlaşıyor, buhran derin umutlara evriliyor. Mavinin bütün insan zulmüne, kendi arzusunca değiştirme çabasına rağmen hala mavi olması, gökyüzünün kalbimize uzanan sarılışı, güneşin yeşil pırıltılarca doğanın her anını kucaklayışı resimlerde capcanlı bir nefes. Sanatçının ifade ettiği üzere, bütün formüllerden, kurallardan, insanca kavrayış çabalarından uzakta sonsuz, sonsuz elimizi uzattığımız, nefeslendiğimiz yerde, mavinin çiçeklendiği kalbe uzanan dokunuşta ve insan bu sonsuzlukta. Van Gogh’un “Sonsuzluğun Kapılarında” filminde de karşılaştığımız şu sözleri yankılanıyor zihnimizde:

“Düz bir manzaraya baktığımda tek gördüğüm sonsuzluk. Bunu gören yalnızca ben miyim?”

Sanatın dili sözcüklerin, yazının ötesindeki kalp dili, fırçanın ucunda dile gelen bizim kalbimiz. Kalp, sonsuzlukta atıyor, maviyle, yeşille, güneşin sarısı, mevsimlerin dönüşüyle, tuval de kalbe nefes ve “Gökyüzü Hala Mavi”, bütün kalbe ağrı veren çirkinliklere rağmen. Sanat sonbaharın en güzel şifalı kapısı belki de. 

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir